27 Temmuz 2010 Salı

Müzikal Ruh Hallerim..





















kokular insanların belleklerinde yoğun yer tutar.Ben de fazlasıyla böyle.Mesela okul,ofis,annem,abim kısaca
kişiler ve yerler beynimde kokusal olarak hep nettir.Kokuyu duyduğum an o kişi yada o yer gelir aklıma.
Bir de müzikler..
ah o müzikler..böylesine bir müzik dinleme hastalığım olduğunu bilmiyordum aslında.Ta ki geçen sene alanyada hiç müzik dinlememenin verdiği huzursuzluğu farkedince anladım bunu.Hani bebekler acıkınca huysuzlanır ya bende müziksiz mızmızlanan biriymişim meğer.Bir de tabi bu müziklerin yer ve mekan olayı var bende ki işte bu durumu kitliyor.
Mesela mutsuzsam kesin buika dinlerim.yada sabah uykumu açamıorsam üstüne bir de aksiysem rose-love kesin çalar benim bulunduğum alanda.Jazmine sullivan sıkılıyorsam ilaç gibi gelir.Hüzünlüysem yasmin levi,çok sinirliysem teomanın sorma neden
niçin şarkısı,eğer blues yada jazz dinliorsam kesin keyifliyimdir.ötesi yok.:)böyle garip tarzlarım var yani.Mesela Yunanca müzik hep bana abimle sonbaharda bozcaadada nar yiyip tavla oynamamızı getirir.bilmiyorum belki de bir tek bende vardır böyle saçma bir takıntı.Geçen gün sıkılmışım kafamda bi sürü alengeli iş.40 tilki kırkınında kuyruğu birbirine değmio derler ya
öyle bir karmaşa anındayım radyoda hacienda çalmaya başladı."Sabor" çook eski bir şarkı ama beni öylesine mutlu etti ki..
Kesinlikle müzikler benim ruhumun bir parçası.Şimdi de buika dinliyorum "mienteme bien":) anladınız siz..:)

25 Temmuz 2010 Pazar

Bir De Rakı Şişesinde Balık olsam



Hürriyet Gazetesi Yazarı Yılmaz Özdil'in Yazısını Paylaşmak istedim bugün.:)Saygılarımla..:D


Dönülmez akşamın ufkundayız azizim (2)

Arap aklıyla bize akıl vermeye kalkıyorlar ama “alkol” kelimesinin kökeni Arapça.

Kullanmamak lazım.
Hatta, yasaklansın.

Rakı ise, özbeöz Türk.

“Ne malum?” derseniz.

Nerede, ne zaman ve kim tarafından icat edildiği bilinmiyor. Oradan malum. Eğer, biz Türklerden başka bi milletin icadı olsaydı, yazılı tarihi olurdu, şeceresini bilirdik!

Şampanyanın mucidi Fransız keşiş, Dom Perignon, 1638’de dünyaya gelmiş mesela. Evliya Çelebi’nin 1635 tarihli seyahatnamesinde “rakı” geçtiğine göre, şampanyadan eski demek ki.

Yani?

Şampanyayı icat eden Dom Perignon, kundakta ana sütü içerken, biz aslan
sütü içiyorduk!

Başka “aydınlatıcı” veri var mı. Var.

Memleketi “ampul” yönetiyor ama, elektriğin ampulden önce rakıya faydası olmuştu. Çünkü, elektriğin icadıyla birlikte “buz” üretildi. Buz üretilince, “rakıya niye buz koymuyoruz azizim?” keşfi yapıldı. Bu tarihi keşif neticesinde, rakının üstüne buz koymak için daha uzun bardağa ihtiyaç oldu. Zahmet edip özel bardak icat etmek zor geldiği için, pratik Türk zekâsı devreye girdi, “limonata bardağı ne güne duruyor muhterem” keşfi yapıldı.

“Asil”dir rakı...

Bakın, 1900’lü yıllardan bir davetiye aktarayım size: “Muhterem efendim, teşrin’i saninin 21’inci gününe müsadif Cuma akşamı, Hristo’nun Meyhanesi’nde taam eylemek ve hususi bir eğlence tertip ederek vakit geçirmek istiyoruz. Sizi pek seven cümle dostlarımız teşrif edeceklerdir. Binaenaleyh, icabetiniz bizim içün mücib-i şeref olacaktır. Bu lütfu bizden esirgemeyeceğiniz ümidi ile takdim-i ihtiram eyleriz efendim. Pera sahaflarından Şener Efendi.”

Nezakettir, zarafettir.

Adab-ı muaşerettir.

“Milli”dir.

Üstelik, AKP’nin “milli”sidir.

Bu arkadaşların döneminde “milli” oldu. Rakıyı “milli içki” olarak tescilleyen Türk Patent Enstitüsü Başkanı, o makama, AKP tarafından atandı... Eşi de, AKP milletvekili. Ki o milletvekili, Suudi Arabistan Riyad Eğitim Fakültesi İslami İlimler mezunudur iyi mi...

Dolayısıyla, “rakı balık Ayvalık” gibi, zincirleme reaksiyonla, AKP’nin “milli”sidir!

“Rakı içeceğinize meyve yiyin, kavunun yanına 35’lik salkım açın”
filan gibi gayriciddi yaklaşılamaz ona.
Ciddiyet ister. Fava, pilaki, şakşuka,
memleket “meze”lesidir.

Yurtseverdir. İki tek attın mı “n’olacak bu memleketin hali?” diye endişelenmezdin aksi olsa.

Evrim Teorisi’nin kanıtıdır, fazla kaçırırsan, özüne dönersin, maymun olursun. Bilimdir.

Maymun değilsek bile; ne anlamı var onsuz, rakida’nın cibes’in turpotu’nun, inek miyiz biz? Madem gıcıksın rakıya, niye balık avlıyorsun boşu boşuna? Şerbetle mi yiyeceksin lüferi?

“Fevkalade”dir.

“Aliyül’ala”dır.

1926’da üretime başladığında, rakılarına bu isimleri koymuştu Tekel.

Kadındır. Cumhuriyet’in ilk yıllarında “Sevim, Elif, Hanım, Denizkızı, Üzümkızı, Jale” isimlerini taşırlardı. Botoks’tur aynı zamanda. Çirkin kadın yoktur, az rakı vardır, en kaknemi bile bir başka görünür gözüne, içilir, güzelleşilir.

Hayatın anahtarıdır. Büst gibi oturan adamın bile çenesini açar. “çilingir”
sofrası denmesi, ondan. Kontörsüz muhabbettir. Kahkahadır.

İçki içen, neler yaptığını hatırlamaz; rakı içen hatırlar. Acısıyla tatlısıyla hatıraları kaydeden hard disk’tir çünkü. Tıp bazen çaresizdir. O ilaçtır. Gurbete bile iyi gelir.

Herkesin gençlik hatası olabilir, bira içersin. Sonradan para kazanınca, şarap içmeyi matah zannedersin. Amerika’da kamyon şoförlerinin içtiği viskiye Etiler’de, Reina’da kamyon parası ödersin, ayrı. Kürkçü dükkânıdır.
Döner dolaşır, gelirsin.

Çocuktur. Ağlarsın.

Orhan Gencebay’dır. Entel dantel barlarda dinlemeye utanırsın. Ama hepimiz biliriz ki, ezbere bilirsin. Tatlıses’tir. Realite’dir.

Peynir, Rakı, Kavun, PRK, örgüttür.
Ama, bölücü değil, birleştirici örgüt. Türk’ü de içer, Kürt’ü de, Laz’ı da, Çerkez’i de, Ermeni’si de, Yahudi’si de. Rumlar öyle meze yapar ki, AB’ye almasalar da helali hoş olsun, Kıbrıs’ı veresin gelir.

Orhan Veli’dir. “Şiir yazıyorum, şiir yazıp eskiler alıyorum, eskiler verip musikiler alıyorum, bir de rakı şişesinde balık olsam”dır. Şiirdir. Dönülmez akşamın ufkudur aynı zamanda.

Ve, Mustafa Kemal’dir.
Rakı içiyordu diye “sarhoş” demeye getiriyorsan eğer, “sarhoş kafayla kurup yücelttiği memleketi, ayık kafayla niye yönetemiyorsun?” diye sorarlar adama!

Oof, çok uzattım...
Vakit tamam, güneş batmak üzere, bana müsaade, cümleten şerefe.


Hürriyet Gazetesi-Yılmaz ÖZDİL || 25.07.2010

24 Temmuz 2010 Cumartesi

Görünmeyen-P.AUSTER


Gün aydınlandığında uyuyup,öğlen 12 de açtım gözlerimi.Resmen şapşal gibiyim.Kendimi toparlamakta güçlük çekiyorum.
Koordinasyon çöktü bile denilebilir.Ders çalıştım.Malum caanım vizeler geldi.Sonra sıkılıp uzun zamandır elimde dolanan
aslında bir arkadaşımın tavsiyesi üzerine aldığım "görünmeyen" i bitireyim dedim.

Bundan evvel hiç Paul Auster okumamış olmam aslında Nur'un verdiği tavsiyeyi değerlendirmeme sebep olmuştu.Farklı bir kitap
dedi.Aldım 2 ay oldu.Ama ne kitapmış!İlk olarak şuydu şaşırdığım diyaloglar yanyana sıralı cümlerler şeklindeydi.Düz
yazı tarzında dipdibe sıralanmış cümleler..Kim neyi demiş paragraf bitince toparlıyorsun.Bu anlamda bence okuyucuyu sıkıyor.
En azından beni sıktı ve kitabı pek akıcı bulmadım doğrusu..Öte yandan aslında kitabın konusu ilginçti.Adam(ana karakter),gençlik yıllarında tanıştığı born isminde bir profesörle(aynı
zamanda gizli ajan)beraber yaşadığı ilklerin örgüsünü roman haline getirmeye hazırlayarak denemeler şeklinde bir arkadaşına gönderiyor ve olaylar arkadaşı
aracılığıyla okuyucuya sunuluyordu.Yaşadıkları içinde ilginç olan iki nokta;Adam'ın profesörün sevgilisiyle olan ilişkisi ve ablasıyla olan ensest ilişki idi.olayların birbiriyle örgüsü güzeldi belki ama kitap bittiği halde ucu açık bir sürü olay kaldı bende.Mesela ablası Adam'la aralarında, Adam'ın anlattığı gibi bir ilişki olmadığını savunmuştu kardeşinin denemelerini yorumlayan arkadaşına.Ama öylece kaldı.Bir anda olaylar Adam'a aşık olan kadına,Cecile'e kaydı.Cecile'in annesi Born'la evlenmenin eşiğinden dönmüştü ve Adam'la born sayesinde tanışmıştı.Boşyere Cecile'in yıllar evvel tuttuğu günlüğe yer verilmişti.Ama o günlükteki tek önemli kısım Born'un Cecile'in ölen babasını öldürmüş olmasını üstü kapalı bir şekilde itiraf edişiydi.Bunun harici geri kalan kısımlar anlamsız ve boşunaydı.

Her yazarın iyi olduğu kadar arada patlak veren kötü romanları da olduğun göz önünde tutarak,bir Paul Auster romanı daha okumayı düşünüyorum.Bir de şu var tabi bence her kitabın bir anı vardır.Belki de ben Görünmeyen için doğru anı tutturamadım.

Şuan kişisel gelişim kitabına sarmış haldeyim."sadece 3 saniyeniz var" ı okumaya başladım.Bakalım güzel çıkarımlarım olacak mı?

P.S:Sadece şahsi fikir ve görüşlerimi paylaşmak istedim.Kitabı farklı ve güzel bulanlara da saygım sonsuzdur belirtmek isterim.

Hamiyet Hanım Apartmanı


Günler akıp giderken,troy da son gaz yaklaşıyor.Annecim 15 gündür eskişehirdeydi ama 15 saat ancak görüşmüşüzdür herhalde.
Bugün de gayet hızlıca geçti anneyi otobüse bindirdik ve isot aradı.Mel nerdesin?Noldu isot esgaz lazım acil.tmmdır nerdesin
reslerin orda.iyi bekle.gittim ışıklarda ben bekliyorum tam karşımda ismail.neyse bir şekilde denkledik koordinatları çakıştırdık.
orta nokta bulundu.şenol hocanın deyimiyle sistem çalışıyor.Gittik esgaza ismail o parlak fikri yarattı.Bekle bakalım sıra çoksa gideriz.
bende dönüş yapıcam.Aygırabeygir abimizin biri de geri geri gelio ama sanki neşeli günler çekiyor.geri geri son gaz..
baktım abi hızını alamicak kornaladım.anamm sanki kırmızı bayrak çektik.indi arabadan sanki boğa ,gözü dönmüş bende arabadayım ya
kükrüo,hööyyt diye çıktım arabadan bende başladım bağırmaya.abimizi otoparkçı tutuo o arada ismail gelmez mi
napıon sen dio.iyi be ismail kahve falı bakıyoruz.:) ne gibi duruosa uzaktan ismail böle bi soru sordu.nese ismail kaldı ben eve geldim.Ordan
haftalık ortak toplantıya.Bi güzel troy sürprizi.ve eğlence başlar.Ordan her troy gecesinde olduğu gibi bezgine gidildi.Ben ilk kez çok çok
mutluydum bezgine gidilmesinden..Mojito mu içtim aylaar sonra.aynı kıvam ve aynı torpil..:) teşekkürü de borç bilirim
buradan.saol cnm bnm.sonrası güzeldi.eren tutturdu puzzle die.gittik iki dakika puzzle aldık.bezginden 7 kişi bnm minik
tospişe sığışıp geldik erenlere.bi pilav yanına kuru..sahur yaptık desek yanlış olmaz sanırım.Şimdi mali hariç
cümleten canla başla puzzle yapıyoruz.son halimiz ektedir.:)ben bugün mutluyum.Size de mutluluklar dilerim:)

18 Temmuz 2010 Pazar

Dünyanın En güzel Yerinde Şarkı Söylemek Gibi Birşey..


Uzun zamandır serzeniş ettiğim yorgunluğumu dün çimlere bıraktım..Nasıl güzel bir hafta sonu geçirdim,yeşillikler,temiz hava..Telefonumu da koydum bir kenara en sessiz moda..ohh tadına doyum olmadı o sessizliğin.Uzun zamandır
şekerleme yapmamışım onu fark ettim.
Emirce de hava öyle serindi ki dün gece,hırkamı aldım üzerime geceyi dinledim..Mis gibi bir uykuya daldım.Hemen hemen 7-8
aydır uyuyamadığım kadar derin bir uyku çektim.geçen uykusuz gecelerime nispet edercesine.Öyleki ilk kez 11'de ve çim kokusuyla uyandım.Huzurlu bir
kahvaltı,sonra az ders,az kitap okumak.Nasıl özlemişim sakince kitap okumayı.Genelde yangından mal kaçırır gibi
otobüste hızlı hızlı biri kitabımı çekecekmiş gibi okuduğumdan,ilk anda yadırgamadım değil.Bi küçük de şekerleme yaptım.
Sakinlik çöktü üstüme.Yorgunluk aktı gitti çimlere..Hayat güzel be azizim..Ama yaşamayı bilene;)

Cibelle'nin Green Grass ın dan en sevdiğim cümleleri de bugüne armağan edeyim:

Lay your head where my heart used to be
Hold the earth above me
Lay down in the green grass
Remember when you loved me

Come closer don't be shy
Stand beneath a rainy sky
The moon is over the rise
Think of me as a train goes by

17 Temmuz 2010 Cumartesi

osuruktan teyyare selam söyle o yare..



Efendim herkes bir atraksiyon katmış hayatına.kimileri aşık kimileri suskun.Hayat her şekliyle güzel benim gibi deliye diyerek bende çevremi izliyorum bir kaç zamandır.ve edindiğim izlenimleri paylaşmayı görev bildim.la ne yapış yapış bir sevgililiktir bu insanların benimsediği.Yolda,vapurda,diskoda,barda dudaktan dikişlisiniz sanki ey mübarek.durun bi sakin olun kimse kaçmıyo.haa kaçar belki de yani elalem olarak biz sizin bu pişkin fırın hallerinizi izlemek zorunda değiliz ki.aaaajjgımmm diye aradan zort diye yükselen sesler.bebiiiğiim diye gelen yılışık palavra dolu cevaplar.geçin bunları anam babam geçççin.hayat akıp gidiyor siz yollarda öpüşüp,sevişirken.bu arada
sıla ablamızın ağzına sağlık iyi ki sevişmeden uyumayalım şarkısını söyledi türk halkı şarkıyla uygun adım marş devam ediyor.:)türk gencinin
frenler patlak..allah sonumuzu hayırlara çıkarsın.bizim halimiz takdire şayan kesinlikle:)

15 Temmuz 2010 Perşembe

bana da lololo yaparsın artık:)



doktor doktor baksana lambaları yaksana..Aynen bu durumdayım.başımdı,belimdi sonunda midemi de yitirdim galiba.
stres kötü şey azizim,sonucunda hastalıklar evladın gibi oluyor hem büyüyor hem öğretiyor..
Gene dellendim son birkaç gündür.Sinirlerim hatsafhada gergin.gergef mod takılıyorum.
Bugün gittim gene mor çatıma:) evde hummalı bir çalışma.Ev temizliği söz konusu.pınar terör estiriyor evde.Herkes almış eline tasını süpürgesini harala gürele yerlerle kavga ede ede temizlik yapıyor.Eda bulaşıkta:) Dierleri yerleri süpürüyor..
Geçtim odama:) acık oturdum derken bitti dezenfekte saati.Oturduk başladık konuşmaya.Dertleştik söylendik.Buraya kadar herşey güzel.
BEn sandalye tepesindeyim.Pınar ufaktan mutfağa gidip geliyor yemek yicez.Dur dedim uzanayım, uzandım yatağa resle geğik yapıyoruz.
derken mideme bir kılıç indi sanki:) aşilin kılıcı olsa gerek.Onca troy yoğunluğuma o olur herhalde.Nasıl bir ağrı,kıvranıyorum sudan çıkan balık gibi,kızlar panik.Biri dio ambulans öbürü dio ilacını bulalım.Ben beş dakika boyunca nasıl bir dünyada olduğumu şaşırdım.
Fişek hızıyla sıcak su torbası geldi.Ambulans çağırmak üzereler..Ben zaten tıp ın yeşil odasında özel yatak tahsis etsem olacak..bişe de yapmıyorlar.Yatıyorum.Bekliyorum.Akşam gir sabah çık o yeşil kısma.Sonra da 6 saat başımda beklemesini saysın bazı ayılar!neyse o güne hiç gitmeyelim.Benim can arkadaşlarım böle bi danalık yapmaz zaten de artık oraya gitmek fobi oldu.Hemen düzelmiş numarası yaptım.ama nasıl bir ağrı o ya..Derken cidden düzelmeye başladım..
Akabinde yemekti fln..Oğuzla buluştuk.Tangoda.Çay içtik muhabbet hadi yürüyelim dedik tam migros hattına geçtik ki kimi göriim nur!!!Sarıldık fln:)yrn görüşmeye sözleştik:)özlemişim..valla..
Bu arada her gün kendime bir şarkı armağan ediyorum artık.Dünkü şarkım:çekmediğim dertler çile kalmadı idi.Bugün e hitaf ettiğim ise
bana da lololo yaparsın artık:):D

14 Temmuz 2010 Çarşamba

Kuytu da Kalmış Dizelerim..



Geçen gün şiirlerimi karıştırırken buldum bu dizeleri.özlemeyi unuttuğumu hatırladım.burda paylaşmak geldi içimden.umarım siz de beğenirsiniz.








Her insan mutlu olamaz...
Çünkü; gereğinden fazla özler dünü,
Hakettiğinden fazla düşünür yarını
Ve ...hiç haketmediği kadar bilinçsizce yaşar bugünü...
Her insan mutlu olamaz...
Çünkü; gereğinden fazla özler hayatından çıkanları
Hakettiğinden daha büyük umutla bekler hayatına girecekleri
Ve asla göremez yanıbaşındakileri...

merve melis eryılmaz//Şubat 2009

p.s:fotoğraf flickr "The Gifted Photographer" isimli kullanıcıdan alıntıdır.

12 Temmuz 2010 Pazartesi

müthiş haftasonu..


herşeyin bir bedeli var.diyen şarkıdakı gibi mükemmel hafta sonunun bedeli de işlerin birikmesi ve yol yorgunluğu oldu.
çok mükemmel çok şanslı oha bee dediğimiz bir hafta sonunu arkamızda bıraktık.hem şans ve iş anlamında
hemde dostlarla görüşmek anlamında..tam tadında.müthiş bir hafta sonu..

bi arkadaşımla girişimde bulunduğumuz üstüne hayaller kurduğumuz bir iş vardı.biz 3 haftadır görüşmeye gideceğiz.
yok benim işlerim yok firmanın işleri derken,nihayet bu cuma görüşmeye gidebildik.beklediğimizden ciddi bir masabaşı
toplantısı,beklentiler,sunumlar,olacaklar,olması gerekenler,getirecekleri..herşeyi tek tek masaya koyduk.ve ben anladım ki
aslında ciddi bir iş görüşmesindeyiz.ve şunu da anladım aiesec işte bize böylesine kendimize güven ve saygı duymayı,
önemli kişilerle yapmış olduğumuz,benim iş hayatının similasyonu dediğim,o görüşmeler şimdi gerçek hayatta bana
beni ortaya koymayı öğretmiş.uzun süren ama gerçekten parlak geçen görüşme sonucunda işi aldık:)

ofisten çıktık,gökyüzüne baktık sonra birbirimize..olmuştu..o mutlulukla gittik birde troy adına düşündüğümüz güzel
sürprizimizi hazırladık.iç rahatlığıyla güle oynaya yalovaya gittik.Annecim saolsun nefis yemekler döktürmüş.sanki
başarımızı kutladık gibi oldu.sonraısnda biraz turlama ve eve dönüş..

sabahında istanbul yollarına koyulduk.allahım nasıl özlemişim kardeşlerimi.öpe sarıla bir hal olduk kadıköy iskelesinde.
sonrasında pınarlara hoşçakal diyerek , nasıl geçtiğini bile anlamadan ordan oraya yemekten kahveye süper bir gün geçiverdi.

akşamında gittik fasıla.alp benden tam puan aldı:)inş. hep böle mutlu olursunuz arkadaşlar:)çok çok güzel bir geceydi.alp,hande ve emreye teşekkürler.
en yakın zamanda adalarda bisiklete de bineriz inşallah...eve erken gitmek zorunda kalanlar olmazsa...:)dipnot:fasıl yapmayı düşünen varsa,nevizade de lipsos şiddetle önerilir.mezeler ve fasıl mükemmel.;)

7 Temmuz 2010 Çarşamba

yadigar bir araba kaldı bana ağamdan hediye:D


benim abi gidince askere ,bizimde ayaklarımız yerden kesildi lakin ne zor iş araba olması.Zaten sürekli pis bu araba.
Artık üstüne sinmişte,sinen pisliğimi kusuyor yıkadıkça çözemedim.Ve araba vesilesiyle fark ettim ki eskişehirde benzin
alınca bedavaya araba yıkayan yer yok gibi bir şey.ben diyim 1 tane siz 2 yapın alnınızdan öpeyim.o kadar vahim yani..
iki gün evvel, benle eskişehirde kaybolan herkesin tahmin edeceği gibi :)hedef carrefour du ben gene daldım bir yerlere.Baktım otoyolun
üst kısmındayım sağ yanımda da bir petrol.Araba bir klasik olarak gene pis.dedim benzin aliim hem yıkarlar belki.
Sordum yıkama var mı ,var dedi.Oh tamam dedim harika, benzin alıyorum.Abi dedi ki po kartın var mı?Enisin de petrol kart skalası saten boya
skalası gbi geniş bir yelpazede olduğundan var herhalde dedim.kendisi o değerli kartları ruhsatın içinde saklamayı
uygun görmüş.Bende gülmüştüm ilk fark ettiğimde meğer ne de haklıymış...
Baktım o güzel skalada po yu es geçmiş.dedim bu skalada benim de katkım olmalı.abiye söledim tamam hemen verelim bi po kart dedi.
bi zarf açtı.sonra o kartı makinada öttürdü:D ddıııt sesini duyduk.formu doldur içeri ver dedi.İyi dedim.Girdim markete
formu doldurdum.abla demez mi bi de telefondan şuraya mesaj at.ama kayıt fln diye diil yani öle uzun bi mesaj çektim ki
onca bilgiyi bankaya mesaj atmış olsam kefilsiz 10 binlik kredi vermişlerdi vallahi.Neticede artk po kartımızda var.
ve bence ruhsat arasında saklamak hakikaten en doğru seçim.Onca uğraşı görünce enise kesinlikle hak verdim.Enom akıllı
adamsın valla:D

P.S:gönlünde yer yoksa ayaktada gderim:D

serzenişler..

ahh ahh bitmedi şu telaşe gelmedi zevk-i sefa yapacağım günler demekten kendimi alamaz oldum.Turumuz son gaz yaklaşıyor.
ötesinde bendeki telaş ta gittikçe tepelere tırmanmakta.Velhasılıkelam yine yumurta kapıya dayandı.
Efendim ben pes diyorum.Bir genç nesil bu kadar mı uyuşuk olur?? akşam yatmak bilmezler sabah daha dorusu öğlen kalkmak bilmezler ararım öğlen on ikide.uzun çalmalardan sonra açılır aluoo hadi buyrun burdan yakın.Neyse ben de öğrendim tek
göz tek kulak gitmeyi de umarım toslamayız:D yanlış anlaşılma olmasın oclerime hiiç laf yok.onlara push yapmak tek dert.sonrası hızlıca geliyor.:)i love you oc team oy oy oy:D

Bu hafta benm için hayli önemli.Bir iş görüşmem var.umarım iyi gecer.Sonrasında da biraz da ben gezeyim diye istanbul programı yaptık.Daha doğrusu sevgili kardeşim hande plan üstünde yoğunlaştı.Benim tek dileğim asmalı da şerefe,bebekte holaa yapmak.gerisini ona bıraktım.Dümeni bozuk eşşekler gibi gezmek istiyorum bende yaa.ne bu koş koş yarış atları gibi.bide adımıza kupon oynansa tamamdır:D

herkese iyi güzel mutlu mesut:) deniz kokusu dolu bir hafta sonu.esen kal türkiye:D

3 Temmuz 2010 Cumartesi

Bir nevi alaturka..:)


Bizim(biz çok yakın 5 arkadaşız) her türlü müzik,yemek,gezme,eğlenme anlayışımız aynıdır.Zaten nasıl olmasın kaç sene oldu ,kır ata bakan ya huyundan ya suyundan elbet kapıyor birşeyler:)
Özellikle müzik konusunda hepimiz oldukça karmaşık ve geniş bir yelpazeye sahibiz ki bizle beraber müzik dinleyenler oha be ne alaka replikleri vermekten kendilerini alamıyorlar.Özellikle türk sanat müziği ve rock müziği bir arada dinliyor olmamız
sanırım cemaati en çok dumur eden kısım.Kim hangi albümü keşfederse hemen öbürüne sardırır böyle gidiyor zincir.Geçen de ayşurumdan bir mail düşmüş maillerimin içine.
Allah allah dedim bizim hatun mail fln atmaz hyatta ne ki bu??Hemen baktım.Bir de ne göreyim nev yeni bir albüm yapmış."nev_i alaturka"
Ayşur bunu haber veriyormuş meğerse.Hemen edindim bir nev-i alaturka:) aman allahım nasıl bir albüm olmuş bu!!
Hani mükemmel desem ayıp bile olur.öyle bir şey..ey büt-i nev eda da aç bi küçük iç valla.öyle bir ruh hali empoze oluyor ruhuma:)
hatta ki şöyle bir masa olsun dilerim;
sek rakı,balık,kızlar ve x kişileri bunlar kim hala kayıtlara geçemedi:D,manzara,mezeler ve nev_i alaturka..

fonda__gelmez o günler dönmez o günler mazi de kaldı hep..:),(kadehler kalkar)"sağlığa ve dostluğa.."

2 Temmuz 2010 Cuma

Çanakkale Geçilmez!


Önce tutturmuştum bir natco ulusal kongre diye.Şimdi de troy efsanesi sahnelerimde.Eveett bilmiyorum ne kadar uzun zaman oldu ben yazmayalı ama kafamı kaşımaya fırsat bulamıyorum.Çook yoğun geçen bir dönemdeyim yine.Salı akşamı küçük bi çanta hazırladık.Çarşamba günü ömer ve gökhanı da aldıkta sonra koyulduk yola.
dört saat te çanakkaleye varmıştık.Öğle yemeğine yetiştik yani:) balık ekmek ile Çanakkaleye siftah yaptık:)Sonrasında 17 ye kadar truva atı yutmuş gibi koşturduk durduk.
Ülkemizde prosedürler ne meşakatli,kültüre git valiliğe yolluyo.Valiliğe gidiyoruz belediye diyo.Neyse bu şekilde saat 17 de devlet dairesini kapadık:)Otelimize gidip bi duş aldık ve Gökhanlara akşam yemeğine gittik.Fatma teyze öyle şekerdi ki
kendi evimiz gibi rahat rahat yedik içtik.Sonrasında iskeleye gidelim dedik.O tahtaların üstüne yatıp yıldızarı izledim.
Ne kadar uzun zaman olmuş ben yıldızlara içimi dökmeyeli??Ve bakarken anladım ki ben gerçekten yorulmuşum.4 ümüzde yıldızları izledik bir süre.Ama
sanırım ençok ben başını ağrıttım gökyüzünün.Öyle çok anlattım öyle çok sorular verdim ki Ağustos'ta borç verdiğim soruları cevaplarıyla beraber
almaya geleceğim diye söz verdim şimal yıldızına.
Sonrası nefis bir uyku..Dün ise daha da feciydi.Arkadaş, nereye gitsek toplantı var.Rektörlük şehrin tepesinde zaten.
Belediye ve valilik Çanakkale'nin içinde..Otel öbür uçta..İyi ki arabayla geldik yoksa bunca iş 5 günde bitmezdi.Zaten kim ne dese hemen denen yere gidiverdik.Eceabat dediler.Atladık arabaya karşıya geçtik.Eceabat Kaymakamı Bülent beye biriciğimin albayı Sebahattin albayın selamıyla girdik ve 1 haftalık işi 10 cümlede hallettik:) yüzlerimiz gülerek geliboluya enisimin yanına geçtik.Bizim oğlan öyle zayıflamış ki ben ablası gibi duruyorum:) Pınar da şok oldu:DSonrası bi yemek sefası..ve Çanakkale'ye dönüş.Lakin Çanakkale'de konaklama yeri yok.
GÖkhanı aradık geldi onların eve gittik.Orda kaldık ama yatarken ayaklarımın altı su toplamamış adeta akvaryum olmuştu:D
şimdi de yola çıkıcaz.Ömerin bir işi var onu bekliyoruz.Hadi bize iyi yolculuklar.
Çanakkale sevdim seni.Enisime ii bak:)
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...