30 Nisan 2010 Cuma

Haftanın Kritiği..


yoklamada neredeyse full yok yazan bir haftayı daha geride bıraktık.Tabii kimse
alışık değil melisin devamsızlıklarına..Arayan arayana "melis sen neredesin yahu.."
iki gün gitmemem olay oldu resmen.Saolsun arayan soranlardan..Gelelim koca bir haftaya..Çarşamba günü malum hastanedeydik yine.Onca kalabalık
insana kardeşim herkes mi kanser acaba düşüncesini dürtüyor sahiden..Şayet
saçma sapan bir kaç şeyle kendinize şu güzelim hayatı zehir edebilme
yetisine sahipseniz hakikaten danasınız diyorum!En basitinden annemin kemo seyansında
tanıştığı ve arkadaş olduğu bırcır bıcır birinin hikayesini üstü kapalı anlatmak istiyorum.
Çok çok şeker gözlerinin içi gülen kısacık saçlarıyla sempatisini ikiye katlayan annemin kemo arkadaşından bahsedeceğim.Güzel bir evliliği iyi bir işi varken,tam gençliğinin baharındA(28) bu nalet hastalığa yakalanıyor.Sevgili murat abi onunda bir göğüsünü apar topar alıyor ve o da acıbademde kemoterapi görmeye başlıyor.Maalesef hastalığını 3. evrenin sonlarında teşhis ediyorlar.Bu sebeple kemoları 6 saat sürüyor.Haliyle onca ilaç enjekte edilmesine bünyesi çok dayanamıyor ve 20 gün kadar yatağa yapışıyor.Zaten 21.Günü yine kemo var.Saçları,kaşları dökülüyor..Ve 4.seanstan sonra o çok sevdiği eşi,yerlere göklere koyamadığı ama aslında armut lafı bile az gelecek dangalak eşi ben sana bakamicam git annen baksın diyor.Ve bunca hengame arasında çifte yemiş kadar oluyor haliyle.Bu danayla hemen boşanıyor.Bu kısımda herhalde benim de eski danamla geleceğim böle olurdu diye düşünmeden geçemedim...Velhasılı 10-12 seans sonra ışın olayı ve şuan sadece kontrolleri sürmekte.gayet iyi.Saçları çıkmış.hayatta tanıdığım ikinci pozitif insan.Bunca şeyden sonra bile..:)
"..." ablacım sana tek bir söz söylemek istedim ama tabi uygun olmazdı buradan iletiyim her bayanın hayatından danalar geçer allı yeşilli..:):)

27 Nisan 2010 Salı

Acı Aşk


Dün uzun süredir izlemek istediğim ama bir türlü fırsat bulamadığım acı aşk ı izledim.
Film cidden saçma olduğu kadar eğlendirici oldu benim için.Hani genelde acıklı sahnede acıklı
müzikler duymaya alışkınızdır fakat bu filmde o tabu kırılmış şöyleki adamın karısı bileklerini kesiyor
fonda sertap erenerin remixli şarkısı.O kadar eğlendim , o kadar güldüm ki bu kadar olabilirdi.Tabii içimdeki manyak çıkmaz mı
o da durmadı çıkıverdi.UZun zamandır içimdeki enerjinin patlamasını yaşamaktayım.Bu neyin mutluluğu bilemiyorum da, böyle
bir pozitivite mevcut bende:) ayrıca içimdeki kroyu da salıverdim gitti:)iki gündür dilimde seni yakacaklar
benim yerime seni tanrı bile affetmeyecek diye geziyorum.Çevremdeki herkesinde diline doladım sanırım.Bir ağızdan veriyorus
sesi:)Ayrıca filmde şuda ilginçti karakterlerin 10 milyon bonus canı vardı.Hepsi birkaç kere hastanelik oldu,iyileşti falan.
Kısaca evde kösüm kösüm otururken,sıkılganlık patlak verirse mutlaka izleyin..

25 Nisan 2010 Pazar

Yorgunluk Halinde Dünya Ahvalinden Habersiz..


Yazıma nasıl başlamalı kestiremiyorum.Sebebi ise aklımda çok çok şeyler dolanması.Günlerdir beni
bir hayli yoran durumdan ilk olarak söz etmeli sanırım.Kongremize son 11 gün kalması sebebiyle
çok yoğun bir şekilde hazırlanıyoruz.Ve ben bu hengamede gerçekten biryerlerde unuttum sanki aklımı.
Birine birşey anlatırken tık diye susuyorum.İşte o an bilinmeli ki benim devreler gene koptu.
Cümle kuramıyorum işin daha kötüsü aklımdan hiçbirşey geçmiyor o an.Melis is offline yazısı çıksa
alnımda ne güzel olacak..Karşı tarafta anlayamıyor ne olduğunu sanırım.Kuzu gbi bir çift gözün
gözlerimin taa içine bakmasıyla ayılıyorum.Çnkü gayet önemli şeylerden bahsederken vuku buluyor bu
kesinti..Öyleki sevgili aklım gece de çekim seti gibi.
Öyle çok rüya görüyorum ki.Poğaçalar,kurabiyeler uçuyor falan.Durum cidden vahim yani.Biran evel
gelse 8 mayıs bende eski sakin uykularımla kucaklaşsam..
Öteki mevzuuma gelince hakikaten sevgili abimin iphone a savaş açtığı kadar var.Ne menem bir alet bu.
Aldığıma pişmanım desem diyemem çünkü cidden çok işime yarıyor ama yani illet etti 3 günde.Şöyleki
saf alete kitap atamıyorum.Ötesi de var tbii.Günlerdir harıl harıl araştırıyorum nasıl daha çok verim alabilirim
diye,olay jail breakle çözülecekti sözde..Daha birçok şey buldum.Uyguluyorum sırayla.Kısaca apple üstüne ihtisas yaptım
denilebilir.Hatta bu teze bi başlık vermem gerekecekse buldum o başlığı da :"ibok".Zıvanadan çıktım ama neden bi sorun.
Çünkü ihtisas yapma durumuna kadar ilerlemiş olmama rağmen hala bu gerizekalı alete nasıl pdf
atabileceğimi bulamıyorum ki bu benim için baya bi önemli.Velhasılı kelam ben delirmek üzereyim.
Sizden ricam bu zırvaya pdf atılıyor mu atılıyorsa neresinden atacaz bi zahmet yorumlayın.

21 Nisan 2010 Çarşamba

Muhammet Ali'nin Babaannesi..


Eskişehir'in gençleri bildiğiniz gibi değil.Çok centilmenler.Arada armutlar olsa da genel anlamda kibar,genç bir zihniyet var.Tramvayda,otobüste yaşlı yada engelli varsa hemen kalkar eskişehir genci.Lakin yazımın başında da bahsettiğim gbi genç armutlar kalkmıyor.Tabi bu durumda da şehrimizin sevgili teyzeleri armutluk yapanın gözünün taa içine bakarak kaldırıyorlar.Neyse kısaca durum bu.Bugün okuldan çıktık,elim kolum kitap dolu.zor yürüyorum.bindik otobüse.Zaten otobüs şoförlerimiz cellat gibi.İnsan 10 dakika yol alıyor hepi topu.onda da turşu oluyorsun.zırt fren zurt gaz.olacak gibi değil.Bu sebeple teyzelerimize istiyosan yer verme.hani eskiden topaçlar vardı tahtadan, salınca hızla döner,sonra çarpa çarpa dururdu.Bizim teyzeler de öyle.Kendilerini bir salıyorlar herkese vuravura taa ki durana kadar.Bide genelde ellerinde çantaları oluyor.O da yanında extrası gibi önce çanta dövüyor kollarını
sonra teyze hücum ediyor tepene.
Bugün ellerimde ki kitapları kıvrak hareketlerle bir arada tutmaya çalışırken,aynı anda dengede durmaya çalışmaktaydım.Baktım yer boşaldı nüfus genç oturuverdim.Gidiyoruz..Bugün de Çarşamba olduğu için pazara giden elinde torbalarıyla
biniyor.doldukça doluyor otobüs.Bende kenarda usul usul oturuyorum.Bir ara öyle kalabalık oldu ki yer değişmeye kalkmak büyük gaflet, başımda da bir teyze var.Teyzem bana bir yaslanıyor aman allahım o nasıl bir güç kuvvet sanki Muhammed Ali'nin babaannesi.Vallahi sol omzum çürüdü.Her frende öne eğiliyorum teyzemin etkisiyle.Baktım olacak gibi değil.Teyzenin güçlü uygulamaları benim kolumu çıkarmak üzere,milleti iteleyerek teyzeme yer verdim.Kendini bir attı koltuğa belli ki bayadır yerimde gözü varmış:)Öyle ki teşekkür etmek şöyle dursun birde kötü kötü baktı kolumu koparan o değilmiş gibi..
Otobüsten indikten sonra hal vaziyete bir hayli güldüm..Çok yaşa teyzecim:)

saçlarıma aklar düşmeye başladı henüz 21 ken..

Şaşkınlık değil aslında bu bekliyordum.Hani diyorlar ya insanın saçları bazen bir gecede beyazlar diye.
Benimde öyle oldu sanırım.Bugün Nazlı'nın doğum günü olması sebebiyle ve de hep aynı saç modeli
biraz beni sıktığı için fön çektirmeye gittim.Mehmet saolsun baya konuşkan çıktı.Ayrıca hemen
eklemeliyim sanırım fön makinası sesinde muhabbet etmek bir sanat:)Lakin bir sürü anlamadığım cümleye
evet,öyle,haha ha gibi saçma cevaplar vererek kıvırmak zorunda kalıyorum her kuaför seansımda.
Daha da kötüsü bazen çok alakasız şeylere en anlamsız tepkileri verebilmekte ayrı bir yetenek tabi.
Neyse biz mehmetle muhabbet ediyoruz falan.Saçlar,boya,röfle klasik muhabbet.Sonra dedi ki
saçların beyazlamış senin.Hee diyorum bende gülüyorum fln.Geğik iyice tavan bende.Baktım çocuk gayet ciddi.
Ya dedim sen ciddisin?Evet dedi ve gösterdi sevgili ağaran saçlarımı.Sonra aldı eline bir makas.
Beyaz tellerimi dipten kesti.Bu arada yeni birşey daha öğrenmiş oldum tabi,
beyaz saçları koparınca beyazlar artıyormuş.Kes dedi.Oldu canım sonra bıngıldağımdaki bir
tutam saçtan olayım:)..ben ne anlarım makas tutmaktan?Zaten abimin de 20 yaşında beyazlamaya başlamıştı.şuan 28 saçlarının yarısı beyaz..Benim de gidiş hat belli ki öyle..Neyse hayırlısı diyelim.
Şimdilik 5 tel beyazımla mutluyum..:)hep böyle kalması umuduyla:)

18 Nisan 2010 Pazar

Pillerim Zayıfladı Sevgili Günlük;


Yoruldum sevgili günlük.Pilleri zayıflamış oyuncak robotlar gibi enteresan hallerdeyim.Öyle ki duracell bebek benden daha enerjik.
Ve sanırım devrelerim de etkilendi bu pil zayıflığından.çok unutkan oldum.Ve keşke diyorum tek derdim unutkanlığım olsa.Çünkü maalesef havaların henüz güzelleştiği şu son 1-2 haftadır sanırım içime bir ev kuşu kaçtı.Velhasılı hava ne kadar güzelse ben o kadar evde pineklemek isteğinde oluyorum.Hele ki aldığım sorumlulukları yerine getirmek beni mahvediyor.Çünkü evden çıkacağım anların bir saat evvelinde evde kurban olacak kuzular gibi dört dönüyorum amaçsız.Yalova'ya gidiyorum ya bi de millet amaan yakın yer diyor ya nasıl gücüme gidiyor anlatamam.Ben 5 dklık yürüme mesafesinde ne hallere giriyorum.Yalova'ya gidişlerimi düşün artık.
Günlerdir ne çalışmalar ne didinimler içersindeyim.Ama kaybettiğim gücümü bulamadım.Sabah yürüyüşleri,akşam az yemeler,kafein dozunu azaltma..Yok yok hiç bir şekilde iflah olmuyor içimdeki miskin.Ah bilimci amcalar şu miskinliğe bir ilaç yapsa da içiversem.Vitaminler ne güne dersen maalesef sevmiyorum.En bitkisel çözümüm yeşil çaydı o da ne meret birşey öyle.Eskiden bu denli kötü olduğunun farkına varmamıştım.içince sıkma balık suyu içiyormuşum gibi iğrenç fikirler aydınlanıyor beynimde.Hele Limonla karışınca daha da fena bişi oluyor.Bilemedim ne yapmalı.Ne yapmalı da miskinliğimize bir çözüm yaratmalı profesör söyle bi ne yapmalı?:)Mevlam kayır beni geç olmadan ayılt beni amiin

17 Nisan 2010 Cumartesi

bahar beni nakavt etti..


Henüz yaz kokmasada Eskişehir de sanırım bahar geldi.Baharın gelmesine sevinmeliyim aslında ama
saolsun mevsimle boks yapıyorum sanki!Ve nakavt olmuş gibiyim.Sürekli bir yorgunluk,sürekli bir
mızmız durumu..Bilemiyorum ne yapmalı.Bugün dalında uzman yasomu aradım.Dedim bir çözüm bul bana
ben çok halsizim,yorgunum vs.Yeşil çay dedi prof.Tek çare melo..Yarından itibaren detoks of green tea
yapıyorum demekki..

bu arada bgün bi nane yedim ki sormamalı bile!elini uzatan bi insana el salladım.Yani nasıl böle
saçmaladım diye de uzun uzun düşündüm ardından.Sonrasında da saflığıma güldüm bol bol ,bazen gerçekten
basiretim bağlanmıyor düğmük düğmük oluyor çünkü.:)ama düşündüğümde bunu da baharın
gelmesine bağlamıştım..
son olarak;geldi bahar ayları cortladı gönül yayları:)

14 Nisan 2010 Çarşamba

The Visitors!


Film izlemeyi çok sevmem.Daha doğrusu sevmemekte değil,filme başlayana kadar kendi kendime çile çektiririm.
Film izlemek yerine bir sürü alternatif yaratırım kendimce.Kısaca bi ekranın başında sinema salonları hariç
pineklemeyi sevemedim bir türlü.Bu sebeple de evde film izlemeyi seven ikili flörtüklerden de olamıyorum:)Haliyle uzun süren yabancı dizileri de sevmiyorum.

How i met i çok sevmemin en büyük sebebiydi 20 dk lık bölümlerden oluşması.Herneyse..
Geçen sene herkesin dilinde bir lost aman allahım!Soruyorlar izliyor musun die.yoo diyorum.Aaaa diye bi
kınama emaresi yükseliyor dudaklardan.Diyemiyorum tabi ne kınıyorsunuz canım sen elmayı seviosun die o da seni sevmek zorunda mı die..Baktım olmayacak,en son bende bu kınama olayına bi dur demek istedim ve başladım izlemeye..
Cidden mükemmeldi de bir iki üç yok anacım gitmiyo film.Yani 2.sezonu edene kadar ifrit oldum.Velhasılı
zaten 2. sezonda da bıraktım dayanamayıp.Anladık adaya düştüler,hiçbirşey yok ta..
şimdi lost fanı olup yazıyı okuyanlar hadi be sen ne anlarsın die sayıyorlar eminim.Ama yani bir bölüm atraksiyon varsa 2
bölümde ağırlık hatsafhadaydı fikrimce..

Visitors sapıklığıma gelirsek,geçenlerde ingilizce kursunda konuşuyoruz hocayla.Visitors ı izleyen var mı dedi.Ben tabi ki de yoo cevabıyla
klişemi yinelemiş oldum.Ama sınıfta hocadan başka izleyen de yoktu ztn.Geçen gün dur bi bakayım dedim.Lostun yapımcılarının hazırladığı visitorsa.İşte ogün bugündür deli gibi oldum.Visitors aşşa visitors yukarı.
Sapığı oldum!Yakama yapıştı resmen.Henüz 7 bölümü yayınlandı.Bende yeni bölüme kadar 1 hafta nasıl dayanırım diye düşünüyorum kara kara..İzleyen çok yok.Ama mutlaka ve mutlaka izleyin diyorum.Ben ki film-dizi özürlü bir insan olarak bu diziye taptıysam sizler ki lostun bebeleri bu yapıma deli olacaksınız.
Kesinlikle ve kesinle izleyin diyorum.

[Yapımcı ver reklam paramı bak nasıl övdüm yeni dizini:)]

11 Nisan 2010 Pazar

Yoğun Haftasonu Günlüğü;


sevgili günlük;kendimi ilizyonizst sanır oldum.Bu bi küstahlık diil kesinlikle.Benim gerçeklerim:D bi ordayım bi burda.
Gün içinden 2-3 günlük iş güç çıkarabilme yetim de var ee daha ne olsun.
Yine yoğun ve heyecan dolu bir haftasonu geçirdik.333.döneme bi askerde bzim aileden olsun dedi sevgili annecim:)
oldu da.. artık cillop gibi bi askerimiz var.Türk Ordusuna armağan olsun:)Ek olarak:En büyük asker tabi ki bizim ki.
Yine ailece sevinci,siniri,şaşkınlığı top yekün aradan çıkarı verdik.Sanırım artık tansiyon hastasıyım..Neyse efendim
cancan abimin ve annemin güzel hayat demeçlerinden burada yazmayacağım ama kesinlikle bi kamera farz oldu aileye.24 saat çekim
yapsında görsünler hem sitkom hem gerilim nası çekilir.
Dün yine gergin bir yalova seyahat vakası ardından canımı zor attım Eskişehir'e.Sabah olduğunda ÖSS için hazırdım.
Annemin ısrarlı telefonları sonucu sabahın köründe zor açtım gözümü.Ki benim salonda benim türevim
3 kişi olmuş belli ki.Onlar adına;yanarımda giden 40 tl ye yanarım ben:D Neyse girdik salona.Armağan
Çağlayan'nın daha pigmesi bi artist abimiz bizim gözetmenlerden biri.Diğer gözetmende pembe panterin
bağrından kopma,salonun her köşesinden zırt die çıkıveren ve benim bedenci olup olmadığını uzun uzun
düşündüğüm gençten bi ablamız.Sınıfa ilk girenlerden biriydim.Şunu da fark ettim ki ben ÖSS ye girerken bile
sınıfa ilk girenlerden olamamıştım.Şimdi bi a.ö uğruna böle erken gitmem enteresan oldu tabi.Benim 2 ön sıramda
oturan amcamız(50 yaşında falandı sanırım)sınavı ilk terk eden 19 nolu salonun en zayıf halkasıydı.
Demekki benim dönemle girse enfaktüs geçirirdi o sorulara.Çünkü bizim döneme göre sorular çok kolaydı.
Ben bile fende zorlanmadıysam gayet kolay olduğu nettir sanırım:)
Ayrıca bu seneki asil adayları da o soruları yetiştirebilme becerileri yüzünden tebrik ediyorum.
Çünkü sözel sorular padişah fermanı gibiydi.Sınav güzel geçti kısaca.Artık a.ö bölümü araştırmaktayım.Bir yandan da
bizim piyade erle sık sık konuşuyoruz telefonda.Bakalım onsuz napcam:Sneyse iyi ki
12 ay değil.Yoksa bende pılı pırtıyı toplar geliboluya yerleşirdim herhalde..
ygs ye uğurlar olsun diyorum.çok çalışın ösymnin kuzuları.Bu sınavda seçici soru yoktu.Fikrimce lys de güzel bi eleme olacak..:)
(böyle laylay ösym die bahsetmekte çok sofistike oldu beeh:D)

8 Nisan 2010 Perşembe

Armut'a Yazılan Yazı

an itibariyle ptt mod takılıyorum(pijama,terlik,televizyon).Evime geldim.Çok olmadı gideli ama özlemişim.Sevdiklerimle
huzur bulduklarımla bezeli her köşesi..Yürüdüm böle sevgi dolu düşünerek, bi sevgi yumağı halinde.Yüzümde gülümseme,burnumda deniz kokusu.Hava güzel..Bir yandan da
bugün ki favori şarkımı mırıldanıyorum."sağda solda insanlar görüyorum hepsi birden koşuyorlar mutlu yarına.."Kısaca gerçekleri bilmeyen masum köylü
tadında tintin eve doğru gidiyorum.Canım bi anda çiköfte çekti:) ama bi baktım cüzdan da para yok.Neyse yanaştım bankamatiğe.Önümde 3 kişi.Yan sırada da 4 kişi
bekliyor.Bende keyifliyim ya bide çiköfte yicem huzurla sağa sola bakarak bekliyorum.Demekki benim saftirik seyir modumda bi beş on dakika çürümüş ki,bir an sol sıradaki 4.nün işlemini yapmaya başladığını gördüm.Benim sıra hala aynı.
En önde işlem yapmaya çalışan anguta aşinayım.Yalova'nın yerli armutlarından.Salak olduğu kadar yardım istemeyecek kadar da yürekli bir armut hemde.Kartsız
işlem yapmaya çalıştığı aşikar(ztn şu kartsız işlem bizim insanımıza 3 beden büyük kesinlikle.Her atm kuyruğunda iki kere daha teyit ediyorum maalesef!).Güvenlik
geldi hani yardım ediim dio.Armut abi adam işlemi yaparken hah dur şuydu fln die saldırıyo tuşlara!Biz sıradaki 3 kişi iyice sinirlenmişiz.
Armut abi hiç duymuyo hadi ama demelerimizi.En son yaa dedim bırak Allah aşkına.Bu adamı beklersek sahura yiyemeyiz çiköfteyi.Unut melo dedim.
Eve doğru yol almaya başladığımda teomanın şarkısı kenanın saalaaak diye bir şarkısı var ona dönmüştü.Ben de çiğköftemi yiyemeden evime geldim.
Annemin mis yemeklerini yemek daha güzel oldu zaten:)Son olarak armuta selamlar ,
dalından kopmamış deveci armutu hemde:)

7 Nisan 2010 Çarşamba

Ne zaman yuttuğumu bilmediğim kediler..


hani daralır içi insanın zaman zaman.içi içini yer..Sebep yok.İşte öyleyim bugün
Sabahtan beri bir dert bir tasa üzerimde ki sormayın.Kısaca ne zaman yuttuğumu bilmediğim
kediler içimi tırmalıyor.Omuzlarımda öylesine büyük bi yük taşıyorum sanki.Ne ayaklarım ileri gidiyor
ne de fikirlerim..hadi diyorum şunu yapayım.İçimdeki miskinlik öyle tutmuş ki yakamı hiç istemiyorum.
Hatta ve hatta öyle sıkkın ki canım sabahleyin kendimle bile kavga ettim.
Çünkü ne durdan anlıyorum ne sustan.Vıkvıkvık içimdeki ördek tüm gün faaliyet
içersinde birşeyler söylüyor.Duymamak ne mümkün!
Bugün öylesine gezindim sokaklarda, adalardaki tüm arnavut taşlarını kırıklarına kadar sayabilmem mümkün.Bugün ki deneyimlerimle.
Ne aradığım birşey var ne de bulduğum.Ama bir gün yerde para bulursam da hiç fena olmaz hani:)
Gel gelelim bir de gidecek yer olmamasına dertliyim iki gündür.Eskiden giderdim.Her gece bir saat molam vardı kendime ayırdığım.Şimdi mola verecek yer olmadığı için günlerimi transit yaşamaktayım.Hiç manası yok dimi..Bu yazının sonu da
bir yere varmayacak zaten.Yazasım da yok çünkü.Duvarlara konuşmak canıma tak ettiği için klavyeden alıyorum hırsımı hepsi bu.

5 Nisan 2010 Pazartesi

Aksilikler Silsilesi..


Sanırım deliriyorum.Sebebi ise apartımızın interneti.
Aslında başlarda herşey gayet güzeldi.Apartımın stratejik konumu harikulade komşularım fevkaladenin fevkindeydi.Havalar
güzeldi,ben mutluydum.Sonra süpürgeli cadı harekete geçti kanımca..Herşey bir anda allak bullak olmaya başladı.İlk patlak
veren plan program olayımdı.Ki her zaman ultra planlı bir insandım.Taaaki süpürge bana değene kadar..Bir anda hem plan yetimi yitirdim,
hem de abidik kubidik planlarımı uygulamada zorluk çekmeye başladım.İkili ilişki(leri)m amansız bir fırtınaya tutuldu.
Hadi görme,hatalısın yapma,yok ama o da hatalı derken gemide kafam kadar delikler gördüm.Sonrası kesik kesik.Ardından apartımın mutfak borusu
nasıl olduysa patladı.Sevgili apart müdüremizin savsaklamaları ile ben diyeyim 1 hafta siz diyin 15 gün bardak,çanak kısaca akla
gelebilecek hertürlü bulaşığı banyo lavabosunda yıkadık.Sonunda bi sucu abi bulundu ve 15 günün neticesinde 10 dakika
bile sürmeyen bir operasyonla bizim boru sağlığına kavuştu.Ardından gelen gıda zehirlenmesi ile bir sabah kendimi acilde buldum.
işte o gün düşünmeye başladım cadı süpürgeyi bende mi unuttu diye.Çünkü sevgili tıp fakültesinin titrek intörnü serum takmak
için damarıma intraket sokuşturmaya çalışırken intraket dayanamadı ve kırıldı.Ardından usta bir hemşirenin müdahalesiyle bu vukuatı da
ucuz atlatmış bulundum.Sonrasında teşhis edemediğimiz ama domuz gribi olduğu kuvvetle muhtemel olan virüsü kapıp,sınava hazırlık
dönemini sıcacık yatağımda pembe düşlerimle geçirmek zorunda kaldım.Günler günleri kovaladı ..Aksilikler birbirini..
Son günlerde ise internet çıldırtmak üzere.Aparttan birisi dvd ci dükkanı mı açtı ne ?sürekli download yapıyor.Ve bende inatla
internet her sapıttığında bizimkilerin sabri beyi misali söylendikten sonra koridordaki modeme tırmanıp fişi çekiyorum.Bu sayede
artık spora yazılmamında gereksiz olduğuna karar verdim:)böyle işte.Lafın kısası süpürgeli cadı nüfusunu benim yanıma aldı ve yerleşik
bir hayat sürüyor.Umarım helvasını en yakın zamanda kavururum.Çünkü farklı ihtimalleri düşünmek bile istemiyorum...

3 Nisan 2010 Cumartesi

Vize Sonrası Kritiği


Bana bir ay hatta bir yıl gibi gelen yorucu,meşakatli,saçma vb.tüm sıfatlarla taçlandrabileceğim vize döneminin en zor haftasını geride bıraktım.Ne haftaydı diyemiyorum.Çünkü geriye baktığımda geçişler fragman gibi.Kısmii ve sade:)
Kahve,Geç saatler,kalem,silgi,not çıkarma,uyuma,uyanma vs.Tabi bu hengamede birde ben, sevgili arkadaşım Ceren sayesinde şifayı kaptım kendi yetilerimle de şifaya şifa kattım.Perşembe'den beri koma halindeyim.10 Dakika ders çalışıp 15 dakika uyudum.Bu kadar halsizlik olur mu derken birde sol kulağım grip in ağırlığı sebebiyle tıkandı.Ve maalesef iki gündür yetmişlik teyzelere taş çıkarttım.efendiim diyorum sürekli.Duymamak ne zormuş.Telefon çalıyor duymuyorum peşimden geliyorlar meliis telefon diye.Ağlanacak halime gülüyorum bende..

Sınavların ardından gözümü gene ofiste açtım.Ve bomba gibi bir gelişme,Melis artık NATCO kongresinin oc si oldu.Bu ne demek?
Şu demek AIESEC'in 55.si düzenlenecek olan ulusal kongresini natco oc takımı hazırlıyor.Ve bende bu takıma dahilim artık demek.Görüşmeler ve iş verenlerle birbir diyalog demek.Benim açımdan çok güzel bir gelişme oldu kısaca.
Bunu ufak bi yemekle kutladık ve ben hasta olduğum halde sürünerek Mundo'ya gittim.Herkes mi bara atmış kendini?!Ortaya bi masa kurdu bizim için sevgili şafak.Çocukla ahbap olduk tabi o kadar ayak altında oturunca.Masalardan birinin boşalmasını ortalama 40 dakika bekledik o ayak altı masacığımızda.Bu arada çerez ikramı ile gönlümüzü almaya çalışan şafak'a sevgiler:)
Yalova'lılar geçidi kurduk.Sarıldık konuştuk.Halbuki Yalova'da karşılaşmak bu denli mutlu etmiyor bizi:) bunu keşfettik:)Sonra sevgili toprağım Hale ile dertleştik.Çekiştirdik.Esnettik çevremizdekileri:)İyi de oldu aslında.Bunalmıştım şu 4 duvar arasında..

Demin ise İnternette gezerken enteresan bir adres bulmuş arkadaşım.Ekşi sözlükte rastlamış.http://www.liveatc.net/flisten.php?mount=ltba
den ulaşabileceğiniz adresten Atatürk Hava Limanının Kulesi'ni canlı olarak dinleyebiliyorsunuz.Yalnız yarım saatte bir yenilemek
gerekiyor.Ben bir saattir dinliyorum.Arada Yalova uçuşları geçiyor bir heyecanlanıyorum ki...:) Garip valla.Bi an uçuyormuş hissine kapılmadım
değil.Hani sol kulaktada tıkanma var ya..o bakımdan:)

2 Nisan 2010 Cuma

Can Kardeşime..

Lisede Yasocum'la birlikte her sabah ikimizde de sabahları beş karış surat olurdu..9.Sınıftayız o zman.Yine bir sabah,
sanki birbirimizi çomakla dürtmüşüz gibi yine suratsız,tıngır mıngır bir cümle laf etmeyerek okula geldik.Sınıfta
bir hareketlenme.Yeni bi kız gelmiş gördünüz mü diyo birileri.Ben zaten sabah uyanmış olmamın tersliğiyle,ki en çok biricik arkadaşım
yasom çekti bu suratımı:),hıı öyle mi dedim.Ama bizim kız durur mu aa kim o fln.Dediler ki tuvalete gitti.Biz girdik kol kola koşar adım
tuvalete.Sözde aynaya bakıyoruz.Çaktırmadan yeni kız kim diye suratları incelemekteyiz.Tabi göremedik kimseyi.Gittik sınıfa
"yahu kimse yok tuvalette" diyorum.Oturduk sıralara.Hoca fln geldi.Yanında yeni bi kız.Surat hafif tombikcene.Ben gibi.öyle selvi
boylu değil.:)Hoca tanıştırdı tüm sınıfa.Adı "Hande".İyi bakalım dedik.Sınıfta yer yok.tepeleme kalabalık hali.Şeymanurların yanına oturdu.Bizimkiler bi samimi
bi candan davranıyorlar.Yaseminde süzüyor.Belli ki atak planlarında.Neyse efendim.Tenefüs oldu.Ben birşeylerle oyalanıyorum,merhaba demedim gidip.Yaso o cin haliyle kayboldu yanımdan.İçimden diyorum ki bu saf kesin kızla tanışmaya gitti.
Ben bu fikiri henüz kurgularken yaso geldi.Surat olmuş çarşamba pazarı.Baksana dedi bu kızın adı ne ?Hande dedim.(bizim bi tanıdığın
adı da hande olduğundan aklımda isim.Öyle pek sevdiğimden değil yani.:))Yaso iyi dedi.Noldu ki dedim."yahu gittim handan nasılsın dedim handan değil
hande diye bi kalayladı beni "dedi.ben başladım gülmeye..İçimden diyorum oh iyi olmuş sana sevgi pıtırcığı:)

ve ogün aslında biz beşi bir yerdenin beşincisini bulmuştuk..Zaman akıp giderken biz resmen kardeş olduk.Bana deseler bu kızla can ciğer olacaksınız.Yok canım derdim.Ama oluyor işte.:)Canım oldu hemde.Çok da güzel oldu.
Biz beş kişi gerçekten öz kardeş gibi olduk.Hatta Hande'm bana bi ayraç hediye etmişti.Aldığım en değerli hediyelerden biri.
Şöyle diyor: "Gerçek arkadaşlar Tanrı'nın bize vermeyi unuttuğu kardeşlerimizdir." Bu cümleyi bizi çok net anlatıyor aslında..Darısı herkesin başına...

Kardeşim;
Hayat sana hep istediğinden daha fazlasını,en güzelini versin.Öyle ki bundan sonra da bugüne kadar olduğu gibi acısıyla
tatlısıyla en keyifli dakikaları birlikte geçirip,gözlerimizin içi gülerken aklar düşsün saçlarımıza.Çocuklarımıza hatta torunlarımıza anlatalım gençliğimizi.Yine keyifle söyleyelim;"inleyen nameler ruhumu sardı bir rüya ki orda hep şarkılar vardı" diye..Gülelim hep ağız dolusu..
Hayatının hep rüya tadında olmasını diliyorum.İyi ki doğdun can kardeşim.İyi ki varsın.Hep böyle yanı başımızda ol..Seni çok seviyorum:)
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...