Kendimi inzivaya çektim bir kaç gündür gayet sakin bir hayat sürmekte olup,kitap okuyorum,müzik dinliyorum ve düşünüyorum.Üzerimde çok yorumlanamayan bir durgunluk hali mevcut.Bitlerim öldü de pirelerim can veriyor sanki.
Sanırım mevsimden ötürü.İnsan oğlunu genelde bahar çarpar ne işse beni kış çarptı bu sene.Hem de nasıl bir çarpmak..
Nazım Hikmet aşkım da depreşti.Pirayeye yazdığı mektupları irdeliyorum.Abimle aynı kanıdayız sanırım.Hapisteyken aman Pirayem canım Pirayem biricik sevgilim,gözümün nuru diyor.
Normal zamanlarda Piraye yan kapıda komşu sanki...Hadi beni kış çarpmış da Nazım'a ne çarpmış o bile belli değil..
Çok uzatmadan Nazım'ın abimin de en sevdiği şiiriyle sonlandıracağım bugünlük..Keyifli Haftalar..
TAHİR İLE ZÜHRE
Tahir olmak da ayıp değil, Zühre olmak da,
Hattâ sevda yüzünden ölmek de ayıp değil.
Bütün iş Tahir’le Zühre olabilmekte,
Yani yürekte..
Meselâ bir barikatta dövüşerek,
Meselâ kuzey kutbunu keşfe giderken,
Meselâ denerken damarlarında bir serumu,
Ölmek ayıp olur mu?
Tahir olmak da ayıp değil, Zühre olmak da,
Hattâ sevda yüzünden ölmek de ayıp değil.
Seversin dünyayı doludizgin,
Ama o bunun farkında değildir.
Ayrılmak istemezsin dünyadan
Ama o senden ayrılacak.
Yani sen elmayı seviyorsun diye
Elmanın da seni sevmesi şart mı?
Yani Tahiri Zühre sevmeseydi artık,
Yahut hiç sevmeseydi,
Tahir ne kaybederdi Tahirliğinden?
Tahir olmak da ayıp değil, Zühre olmak da,
Hattâ sevda yüzünden ölmek de ayıp değil…
Nazım Hikmet Ran
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder